Hep
derin bir sessizlik
Ve
fakatlarla ve lakinlerle
Açığa
düşen cümleler...
Ve
sonu gelmeyen, getirilemeyen söylemler.
Evet
rüyaydı.
Çok
derinlere dalınarak çıkışı bulunamamış bir rüyaydı üstelik.
Örneğin
bir çocuğun rüyasını aktardığı resim kâğıdındaki o coşkulu ve masum ve fakat
bir o kadarda değeri bilinememiş, belki de hiçbir zaman bilinmeyecek kadar o
defterden fütursuzca koparılıp hayata bırakılmış bir kağıdın gerçeğidir bu
gerçek.
Görmek
ve görebilmek adına tüm koparıla gelmiş ve değersizleştirerek değersiz kılınmış
bir hiç, bir yok oluş... Belki de bir koma halidir bu...
Sahipsizlik...
İmgesel
bir sessizliğe eşdeğerdir.
Hiçbir
zaman dilimine ait olmayan, mülksüz ve evsizlik, bir yerlere ait olamama
duygusu...
Soruyla girdiğiniz rüyanın gerçekliğiyle uyuşmayan ve aynı zamanda, kendisine yabancılaşarak tanım ve anlam eksikliğine neden olan o ana kavramı reddederek gelinen bu noktada;
Özgür, adil, eşit, kardeşlik kavramlarının omurgasını oluşturan, o ana “kavram”, tarafınızdan kabul görmediği sürece, o birbiri ardına sıraladığınız bu ve benzeri kavramların işlerlik ve anlam kazanabilmesi maalesef ki mümkün değil.
En azından söyleye geldiğiniz nokta da ki: O yüzler, o heyecan, o inanç, o kardeşlik, o güven ve rüya kavramları yetim birer kavramdır. Ne zaman ki o ana kavramı sahiplenme iradesini göstereceksiniz o zaman diğer kavramlar bir anlam ifade etmeye başlayacak. Zaman, düşün zamanı, sakin ve itidalli olma, durulmuş berraklığın perspektifiyle sağduyulu bir bakış açısını soğut griliğin kara mizahına tercih etme ve insanlık adına söylenebilecek en doğru sözü söyleyebilme zamanıdır...
Ve
fakat bu ülkenin göz ardı edilemeyecek vantrilokları vardır. Onların yüzlerinde
konuşma eyleminin ahengini hiçbir zaman göremezsiniz. Yüzlerine baktığınızda
şekilsiz bir tekdüzelik içinde solmuş bir ifadenin raşitizmine yakalandıklarını
sanırsınız bir an. Toplama kamplarında vahşice insani değerlerin üzerinde istisnasız
bir şekilde tepinen; soğuk ve ürkünç zalimleri andırırlar ve kaçınılmaz olarak
da bulundukları ortama kuvvetli bir ürperti hissi yayarlar. Onların söylem ve
planları arasında özgürlük, eşitlik, adil olma, adalet ve kardeşçe bir hayata
hiçbir zaman yer olmamıştır.
Eğer
ki korkunuz dağlarınızı bürümüşse ve halen siz kendi ülkenize kendi dilinizle o
rüyayı hatırlatıp korkusuzca anlatmak istiyorsanız, bunu ancak o çarçabuk
harcaya geldiğiniz ve basitleştirdiğiniz o ana kavramı ile başarabilirsiniz. O
ana kavram size dik bir duruş, onurlu bir hayat ve daimi bir dünya vatandaşlığı
sağlayacaktır. Bu önermenin ikinci bir seçeneği dün olmadığı gibi bugün ve yarın
içinde yoktur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder