21 Haziran 2022 Salı

Bağıldaşık jargonun güncesindeki vantriloklar

 

Hep derin bir sessizlik

Ve fakatlarla ve lakinlerle

Açığa düşen cümleler...

Ve sonu gelmeyen, getirilemeyen söylemler.

Evet rüyaydı.

Çok derinlere dalınarak çıkışı bulunamamış bir rüyaydı üstelik.

Örneğin bir çocuğun rüyasını aktardığı resim kâğıdındaki o coşkulu ve masum ve fakat bir o kadarda değeri bilinememiş, belki de hiçbir zaman bilinmeyecek kadar o defterden fütursuzca koparılıp hayata bırakılmış bir kağıdın gerçeğidir bu gerçek.

 

Görmek ve görebilmek adına tüm koparıla gelmiş ve değersizleştirerek değersiz kılınmış bir hiç, bir yok oluş... Belki de bir koma halidir bu...

 

Sahipsizlik...

İmgesel bir sessizliğe eşdeğerdir.

Hiçbir zaman dilimine ait olmayan, mülksüz ve evsizlik, bir yerlere ait olamama duygusu...

 

Soruyla girdiğiniz rüyanın gerçekliğiyle uyuşmayan ve aynı zamanda,  kendisine yabancılaşarak tanım ve anlam eksikliğine neden olan o ana kavramı reddederek gelinen bu noktada;

 Özgür, adil, eşit, kardeşlik kavramlarının omurgasını oluşturan, o ana “kavram”, tarafınızdan kabul görmediği sürece, o birbiri ardına sıraladığınız bu ve benzeri kavramların işlerlik ve anlam kazanabilmesi maalesef ki mümkün değil.

 

En azından söyleye geldiğiniz nokta da ki: O yüzler, o heyecan, o inanç, o kardeşlik, o güven ve rüya kavramları yetim birer kavramdır. Ne zaman ki o ana kavramı sahiplenme iradesini göstereceksiniz o zaman diğer kavramlar bir anlam ifade etmeye başlayacak. Zaman, düşün zamanı, sakin ve itidalli olma, durulmuş berraklığın perspektifiyle sağduyulu bir bakış açısını soğut griliğin kara mizahına tercih etme ve insanlık adına söylenebilecek en doğru sözü söyleyebilme zamanıdır...

 

Ve fakat bu ülkenin göz ardı edilemeyecek vantrilokları vardır. Onların yüzlerinde konuşma eyleminin ahengini hiçbir zaman göremezsiniz. Yüzlerine baktığınızda şekilsiz bir tekdüzelik içinde solmuş bir ifadenin raşitizmine yakalandıklarını sanırsınız bir an. Toplama kamplarında vahşice insani değerlerin üzerinde istisnasız bir şekilde tepinen; soğuk ve ürkünç zalimleri andırırlar ve kaçınılmaz olarak da bulundukları ortama kuvvetli bir ürperti hissi yayarlar. Onların söylem ve planları arasında özgürlük, eşitlik, adil olma, adalet ve kardeşçe bir hayata hiçbir zaman yer olmamıştır.

 

Eğer ki korkunuz dağlarınızı bürümüşse ve halen siz kendi ülkenize kendi dilinizle o rüyayı hatırlatıp korkusuzca anlatmak istiyorsanız, bunu ancak o çarçabuk harcaya geldiğiniz ve basitleştirdiğiniz o ana kavramı ile başarabilirsiniz. O ana kavram size dik bir duruş, onurlu bir hayat ve daimi bir dünya vatandaşlığı sağlayacaktır. Bu önermenin ikinci bir seçeneği dün olmadığı gibi bugün ve yarın içinde yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder