İnsan doğar ve doğduğu anda dünya tüm ağırlığıyla çöker üstüne, acımasızlık vardır elbet ama insan masumiyet diyarının elçisidir, gelmiştir pişmeye. Tüm değerleri vicdani, insani, olağan uygulanabilir olmasa da başlarda, sevgi dolu yüreğiyle ona ışık olup fedakarca yol gösterecek ebeveynler ve türevleri el birliğiyle onu, dünyaya karşı dünyayla birlikte var olmayı özgüleyerek yatkınlık kazandıracaklardır.
O masumiyet temsilcisi, kendisine kazandırılarak sahip olduğu değerlerin ne kadarını özümseye bildiğini yeri ve zamanı geldiğinde yapacağı tercihler, vereceği kararlar doğrultusunda muhtemel sonuçlar sonrasında gerçekleşen gerçeklikle yüzleşerek anlayabilecektir.
Bu kendisine has olan pek çok insanla paralellik gösteren temel ahlaki düstur, adabı muaşeret dışındaki değerler bütününün yansıması kişilik, karakter, öz güven, muhakeme gücü ve irade yansıması; tümsel varım ve dönüm sonrası olumlu ve olumsuz dönüşümler, yılgınlık ve bıkkınlıklar, hayal kırıklıkları, toplumsal baskı, birey dayatmaları çevresel olumsuzluklar, ailesel çözümsüzlükler gibi.
Bu ve benzeri etkileşimler sonrasında masumiyet diyarının temsilcisi sizce neye, kime, nasıl bir öz evrilmesiyle hayata ve çevresine karşı kendince bir pozisyon belirleyecektir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder