13 Ekim 2016 Perşembe

MEYDAN MUKABİLİNDE İNLEYEN NAĞMELER


Hoppaca yaklaşımlar hoppaca çıkarımlar ne kadarımız gerçek? Hangi yanımız gerçek?
Gerçeklik ve gerçekleşmelerin odağındaki bizler;
Gerçeklik: -ği
isim
Gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, hakikilik, şeniyet, realite, reellik.
TİNSEL:
sıfat, felsefe
1. sıfat, felsefe Maddeyle ilgisi olmayan, manevi olan, spiritüel.
Pragmatizm:
isim, felsefe Fransızca pragmatisme
isim, felsefe Yararcılık;
Pragmatizm, felsefede; uygulayıcılık, uygulamacılık, pragmacılık, fiîliyye, faydacılık, yararcılık gerçeğe ve eyleme yönelik olan, pratik sonuçlara yönelik düşünme temelleri üzerine kurulmuş olan felsefi akımdır.
Oportünizm:
isim Fransızca opportunism
isim Fırsatçılık, olaylardan bencil avantajlar edinen bilinçli politika ve uygulamadır. Prensiplere ve diğer bireylerin karşılaşacağı sonuçlara asgari önem verir. Fırsatçı eylemler öz ilgi alanınca güdülenir.
Narsisizm
isim, ruh bilimi Fransızca narcissisme
isim, ruh bilimi Özseverlik
Sigmund Freud Narsisizmi ‘Dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi’ şeklinde açıklamıştır.
İdeoloji:
isim (l ince okunur) Fransızca idéologie
isim Siyasal veya toplumsal bir öğreti oluşturan, bir hükûmetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik, hukuki, bilimsel, felsefi, dinî, moral, estetik düşünceler bütünü.
Marjinal:
sıfat (l ince okunur) mecaz Fransızca marginal
1. sıfat Aykırı
2. isim, matematik Son birim.
Marjinalite; [1] sıra dışı, farklı, aykırı , marjinal
Aykırı:
sıfat
1. sıfat Alışılmışa, doğru olarak kabul edilmişe uygun olmayan, karşıt, ters, mugayir, muhalif.
2. Çapraz, ters.
3. Toplumda görüş ve yaşayış biçimiyle uçlarda bulunan (kimse), marjinal.
4. Gidilen yol üzerinde olmayıp gidiş yönüne ters düşen.
Rasyonalizm:
isim, felsefe, toplum bilimi Fransızca rationalisme
isim, felsefe, toplum bilimi Akılcılık;
Usculuk, akılcılık veya rasyonalizm olarak da adlandırılan, bilginin doğruluğunun duyum ve deneyimde değil, düşüncede ve zihinde temellendirilebileceğini öne süren felsefi görüş.
Dogmatizm:
isim, felsefe Fransızca dogmatisme
isim, felsefe Dogmacılık;
Dogmacılık: -ğı
isim, felsefe
isim, felsefe Öne sürülen öğreti ve ilkeleri eleştirmeden doğru olarak benimseyen ve benimsediği varsayımlardan katı bir yöntemle önermeler türeten anlayış, dogmatizm
Deizm:
isim, din b. (***) Fransızca déisme
isim, din b. (***) Tanrı'yı yalnızca ilk sebep olarak kabul eden, evreni bir Tanrı'nın yarattığına inanmakla beraber yaratıcının evrene hiçbir müdahalesi olmadığını ve olmayacağını savunan, vahyi reddeden görüş
Materyalizm:
isim, felsefe Fransızca matérialisme
isim, felsefe Maddecilik;
Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, her şeyin maddeden oluştuğunu ve bilinç de dahil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimler sonucu oluştuğunu öne süren, a priori olan hiçbir metafiziksel kavram kabul etmeyen felsefi kuramıdır. Bir diğer deyişle madde, var olan tek tözdür. Maddecilik "fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu" yönündeki kuramdır.
Pozitivizm:
isim, felsefe Fransızca positivisme
isim, felsefe Olguculuk;
Pozitivizm, olguculuk, iki felsefi düşünceye verilen addır. Her iki düşüncenin de teoloji ve metafizik içermeyen, sadece fiziksel veya maddi dünyanın gerçeklerine dayanan bilim anlayışı vardır.
Yapısal antrolopolojist Edmund Leach 1966 Henry Myers derslerinde pozitivizmi şu şekilde tanımlamıştır:
"Pozitivizm, ciddi bilimsel sorgunun, bir dış kaynaktan gelen nihai sebepleri aramayan ama direkt gözleme açık olan gerçekler arasındaki ilişkilerle sınırlı olmasını söyleyen görüştür."
Existensialism: Varoluşçuluk veya egzistansiyalizm, felsefi düşüncenin salt düşünen özne ile değil eyleyen, duyumsayan, yaşayan bir birey olarak insan öznesi ile başladığı inancını paylaşarak Varoluşçu düşüncede her ne kadar 'özgürlük' yaygın olarak tepe nokta kabul edilse de akımın ilksel erdemi, otantisitedir. Varoluşçuluğa göre bireyin başlangıç noktası "varoluşsal tutum" olarak adlandırılan tutumla, yani görünürde anlamsız veya absürt bir dünya karşısında bir kopma ve keşmekeşlik duygusu ile nitelenir.
İdealizm:
ad
ülkücülük Bilgide düşüncenin temel olduğunu öne süren, düşünceyi temel alan ve varlığı, insan düşüncesinin oluşturduğunu, kurduğunu kabul eden öğretilerin ortak adı. Realizm:
Felsefi gerçekçilik, ruhçu ve maddeci gerçekçilikten farklı olarak, çağdaş felsefi gerçekçilik; bizim gerçekçiliğimizin bazı yönlerini, kavramsal şemaları, dilbilimsel uygulamaları, inançların ontolojik olarak bağımsız olduğu inancıdır.
"İnsan, medeni dünyada doğduğunda etrafında gördüğü her şey asıl kimliğini saklayan birer maskedir." Bu sözler 2014 İspanyol yapımı "EDEN Welcome To Paradise" filminin başlangıç bölümünde yer alıyor."

Anlaşılabilir miyiz biz istemedikçe,
farklı ruh hallerimizle o sinsi ve iç pazarlıkçı menfaatlerimiz, bakış açılarımızdaki niyet okuma serbestilerimizi maskelerle perdelerken aksinin yaşanabilir olması mümkün müdür?

Yukarıdaki olgular, kavramlar ve tanımları biz insanların meziyetlerini iyi bir şekilde çözümleyerek öz itibariyle açıklığa kavuşturabilecek anlamlandırmalara karşılık gelebilir mi?

Günün dünden kalan kısmındaki geçmişe göre bugünden yarınlara muhtemel değişerek gelişim gösterecek olan şartlara karşı uyumluluğunu her defasında sanki yeniden başlıyor muşçasına bıkıp usanmazmışçasına tekrar tekrar yaşıyor olması olgunlaşma tekamülünün herhangi bir normatif değere bağımlı olmadığını gösteren ruhsal ahengin yönelimindeki benliğin varlığıyla kronikleşmiş ardıl sorunlar aleniyete dökülünce var olanın çözümlenerek neden ve sonuç sentezinin yansıttığı düşünme, hissetme, öğrenme, anımsama, karar verme, dil, problem çözme ve yargılama gibi zihinsel süreçlerin belirgin faaliyet alanını oluşturan zamansılığı gözlenemeyen anlardan oluşan duygu yoğunlaşmaları, bireyin ruh haliyle özdeş, içsel ve çevresel etkileşiminden doğan ve karmaşık bir değişkenliği temsil eden kararsı hüküm ve yargıları içeren bir karmaşaya sürükler.
Psikanalizcilere göre ruhsal psikolojide gözlemsel deneylerle sabit "var olan mevcudu" anlamlandırma çabasındaki kavramsal kurumların sonuçsuluğu bireyin ruhsallığı açısından yaşadığı ikilem ve çelişmelerden kurtulabilme metodikliği sağlayabilmiş midir?

Felsefi akım ve kuramlar insanın eylemsiliğine dayanan ve yansımalarından oluşan sonuçlarından doğmuşlardır.

Olgu:
isim
1. isim Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa
2. Varlığı deneyle kanıtlanmış şey
3. edebiyat Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş
Kavram:
isim
1. isim Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, mefhum, fehva, konsept, nosyon
2. felsefe Nesnelerin veya olayların ortak özelliklerini kapsayan ve bir ortak ad altında toplayan genel tasarım, mefhum, konsept, nosyon
3. Karın zarı, periton
4. Tutam, avuç dolusu
Kuram:
isim
1. isim Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi
2. Belirli bir konudaki düşüncelerin, görüşlerin bütünü
3. Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü, nazariye, teori

Tüm bu olgular, kavramlar ve kuramlar politik bir varlık olan insanın evrene her dokunuşunda açığa çıkardığı enerjinin anlamlandırılması dürtüsüyle işlerlik kazandırılmıştır. Eylemsiliğin enerjiyle desteklendiği her "an" bu tekamül kendi ekseninde tekrarlanmaya ve eylemsel karşıtlığını yaratmaya devam edecektir.

meczup

/.–/
ad · sıfat
  1. 1.
    ESKİMİŞTİR
    kendini Tanrı’ya vermiş, Tanrı sevgisiyle aklını yitirmiş, Tanrı âşığı (kimse).
  2. 2.
    deli.


bağnaz
sıfat
  1. bir inanca, bir düşünceye aşırı ölçüde bağlanıp ondan başkasını düşünemeyen, ondan başka her öğretiye, her inanışa karşı olan (kimse).

yobaz
ad · sıfat
  1. 1.
    din konusunda başkalarına baskı yapmaya yönelen, dinsel bağnazlığı aşırılığa vardıran (kimse).
  2. 2.
    MEC.
    bir inanca, bir düşünceye körü körüne, aşırı ölçüde bağlı olan, hoşgörüden yoksun (kimse).





Kaynaklar:
Wikipedia; Vikipedi
Sigmund Freud
Psikanaliz
TDK Güncel Türkçe Sözlük

23 Ağustos 2016 Salı

İNSAN 2


İnsan doğar ve doğduğu anda dünya tüm ağırlığıyla çöker üstüne, acımasızlık vardır elbet ama insan masumiyet diyarının elçisidir, gelmiştir pişmeye. Tüm değerleri vicdani, insani, olağan uygulanabilir olmasa da başlarda, sevgi dolu yüreğiyle ona ışık olup fedakarca yol gösterecek ebeveynler ve türevleri el birliğiyle onu, dünyaya karşı dünyayla birlikte var olmayı özgüleyerek yatkınlık kazandıracaklardır.

O masumiyet temsilcisi, kendisine kazandırılarak sahip olduğu değerlerin ne kadarını özümseye bildiğini yeri ve zamanı geldiğinde yapacağı tercihler, vereceği kararlar doğrultusunda muhtemel sonuçlar sonrasında gerçekleşen gerçeklikle yüzleşerek anlayabilecektir.

Bu kendisine has olan pek çok insanla paralellik gösteren temel ahlaki düstur, adabı muaşeret dışındaki değerler bütününün yansıması kişilik, karakter, öz güven, muhakeme gücü ve irade yansıması; tümsel varım ve dönüm sonrası olumlu ve olumsuz dönüşümler, yılgınlık ve bıkkınlıklar, hayal kırıklıkları, toplumsal baskı, birey dayatmaları çevresel olumsuzluklar, ailesel çözümsüzlükler gibi.


Bu ve benzeri etkileşimler sonrasında masumiyet diyarının temsilcisi sizce neye, kime, nasıl bir öz evrilmesiyle hayata ve çevresine karşı kendince bir pozisyon belirleyecektir?

TİTREŞİM


"Bulanık bir toz bulutu, gözün gözü görmediği belli belirsiz siluetler, adım adım ilerleyen, yeri göğü titreten,
toynaklarından ateş saçarak ilerleyen kısraklar,
Nehir yatağı gibi bulanık bir gök kubbe altında, yetim ve öksüz yavrusunu ayaklarında sallayan ve ona en güzel ninnilerine peşi sıra mırıldanan bir nene..."

Tarihinde tanık olup olmadığı, doğruluğundan şüpheli, biz insanlığın pek bilemediği, hatta hiç bilemeyeceği öykülerin hamaset, belagat tekniğine göre kitleleri duygusallığa sevk edip yeri ve zamanı geldiğinde galeyana getirerek, planlanmış bir takım politik tercihlerin hayata geçirilmesine vesile kılınmış olma gerçeğinin bugüne yansıyan akıl tutulması gerçekleri ve sonrasında gelen duygusallığa yenik düşmüş/düşürülmüş bireyler ve toplumlar. Toplumsal sosyolojide iletişimin akılcılığı ve akılcılığın zorunlu kıldığı şüpheciliği ve var olan olguyu karşı sorgulamayı işlevsiz bıraktığında vücut bulan zulümler. Yakın tarihimizde din, mezhep ve temel ideoloji gibi oluşumlar baz alındığında pek çok katliamlar ve kayıplar yaşanmıştır. 

Oysaki hayat, insanın varlığı ve üretimiyle anlam ve değer kazanır. Bireyin topluma uyumu kendi tercihi doğrultusunda gerçekleşmelidir. Sağlıklı olanda budur. Kimi zaman asosyal bir tavırla izole olma, bazen toplumun geneline dayalı umarsız ve duyarsızlık, bireysel düzeyde yaşam, bazen de parti düzeyinde proaktif politik katkı sağlama düzeyinde. Her ne şekilde olursa olsun ne diyaneten ne siyaseten herhangi bir bireyin başka bir bireye bu konularda baskı kurması, zor kullanması devrim kanunları ve laiklik ilkesinin varlığıyla engellenmiştir. 

Bireysel, toplumsal ve bütüncül siyasetle vücut bulan politik yaşam kendi içerisinde uyumlu şekilde yürümedikçe yaşana gelecek olumsuzluktan doğan, "insan ve doğa temelli" kayıpların önü alınamayacaktır. Bunun engellenebilmesi öncelikle devletin eğitimin yanında, sosyal politikaları işlevsel ve çok yönlü ele alarak mevcudu kapsayacak şekilde genelleştirerek mümkün kılmasıdır. Bunun yanında asıl belirleyici bileşen ise, bireyin toplumsal sosyolojide iletişimin akılcılığı ve akılcılığın zorunlu kıldığı şüpheciliği ve var olan olguyu karşı sorgulamayı etkin ve özgürce uygulayabiliyor olmasıdır.