Aydın kelimesi tanımsal olarak nesnel bir anlam bütünlüğü taşımamaktadır.
Aydın tanımı öncelikle farklı bir diyalektik tanıma matuftur.
Nesnel bir arayış kaygısı yerine sübjektif bir bakış açısıyla tanımlanagelmiş, kişinin özsel sermayesinin yansımasından oluşmuş bir olgu tanımlamasından ibarettir.
Kavramsal olarak kişinin aydınlanmasıyla gerçekleşen ve aşamalardan oluşan, durağanlığı pek sevmeyen, iş ve oluşumu baz alarak sürekli devinen bir kişilik olgusudur.
Aydının konumu ve duruşu itibariyle bir sorumluluk algısından daha çok eyleme dökülebilir bir uyarıcı hassasiyetiyle hareket ederek anlam bulan bir davranış şeklidir. Bir misyon görevi yoktur ama vizyona bağlı belirli bir takım hedefler gözetmektedir.
Zihinsel aktivitesi kapasitesine göre kör nokta oluşturmayacak şekilde kendini her daim optimize ede gelmiştir.
Aydın görüşünün formel bir diyalektiğe bağlı olmayışının sebebi; bir popülarite, bir şan şöhret bir ün peşinde olmayışından kaynaklanır.
Toplum algısı, aydın diyalektiğini bir nevi kanaat önderi, düşünür, derin ilim sahibi bir filozof olarak görür ve değerlendirir. Aydın, toplum için bir rol model oluşturacak ikonik bir simge de değildir. Bu bağlamda, ulaşılması ve anlaşılması zor, çoğunlukla asosyal kişilik olarak nitelendirilir ve o ölçekte saygı duyulacak bir figür olarak tanımlanır.
Aydın kişinin formel bir diyalektiğe bağlı olmayan eylemsi hissiyatına en anlamlı örnek 19 Ağustos 1936 da İspanya iç savaşında kurşuna dizilerek katledilen İspanyol şair Federico Garcia LORCAdır.
Kurşuna dizildiği tarihte 38 yaşında olan şair, ressam, piyanist ve besteci LORCA, idam mangasının karşısında o mücadeleci tavrından taviz vermeyerek, ölüme meydan okur şekilde, mücadelenin en hakiki simgesi haline gelmiş olan sağ elini yumruk yaparak havaya kaldırmış şu şiiri okumuştur;
“Özgür olmayan insan nedir?
Söyle bana, Mariana..
Söyle seni nasıl sevebilirim
Özgür olmazsam.
Sana kalbimi nasıl açabilirim
Bu yürek benim değilse..”
Aydın kişi, tarihin akışında bir yer edinebilme sevdasıyla yanıp tutuşmayan, bir kariyer planlayıcısı, bir nasıl olursa iyi olur tasarımcısı, duruma, görünüşe, İsteğe ve beğeniye göre hareket etmeyen, herhangi bir şekilde ikileme ve tereddüde düşmeyen, gözünü budaktan sakınmayıp doğru bildiğini net ve anlaşılır şekilde, hiç bir çekince gözetmeksizin canı pahasına dile getirmekten çekinmeyen kişidir...